Bu kitap, Türkçe okuma pratiğini ve İngilizceyi İngiltere’de öğrenme deneyimini eğlenceli birhikâyenin akışı içinde bir arada sunar. Nasıl mı? Kahramanımız Deniz Türkiye’de mutlu bir yaşam sürerken hayatı, ailesinin İngiltere’ye göç etme kararı ile bir anda altüst olur. Hiç İngilizce bilmeyen Deniz için artık arkadaşlarıyla oynamak, televizyon izlemek, alışveriş yapmak bile çok zordur. Deniz bu mücadeleyi verirken okur olarak siz de ona katılırsınız.

Bu kitabın dili ne tamamen Türkçe, ne de tamamen İngilizcedir. Bu kitapta aynı gerçek hayatta olduğu gibi tüm karakterler kendi ana dilinde düşünür ve konuşur. İngilizce bilmiyorsanız korkmayın. Çünkü ana karakter de bilmiyor! Deniz, İngiltere’de hiç bilmediği bir dili keşfederken siz de bu maceranın bir parçası olacaksınız. O öğrenirken yaşadığı maceraları okuyarak ve hikâyenin akışı içine gizlenmiş alıştırmaları çözerek siz de İngilizce öğreneceksiniz ve pratik yapacaksınız.

Deniz’in İngiltere’deki okuluna yeni bir öğrenci gelir. Herkesin İngilizce konuştuğu bu ülkede, kendisi gibi Türkçe bilen bir çocuk daha! Deniz onunla çok iyi dost olacaklarından
emindir. Ama Xan konuşmaya başladığında işler bir anda değişir. O, inatla Deniz’in Türkçe konuşamadığını iddia etmektedir. Deniz de onun söylediklerinden neredeyse hiçbir şey anlamamaktadır. Peki, nasıl oluyor da büyükler ikisinin de Türkçe’yi harika konuştuğunu düşünüyor?

İngiltere’de Cadılar Bayramı kutlanmaktadır. Deniz de arkadaşlarına katılır ve kostümlerini giyip onlarla birlikte komşulardan şeker toplamaya çıkar. Tüm sokak mumyalarla, vampirlerle ve cadılarla dolup taşmaktadır. Deniz’in gulyabani kostümü ise hepsinden daha çok dikkat çekmektedir. Acaba kapıyı açan İngiliz komşular, ellerini öpüp alnına koyan bu tuhaf gulyabaniyi görünce nasıl tepki verecek?